Deport Kaldırma ve Vatandaşlık Avukatı İstanbul

Elden Ödenen Kiranın İspatı Nasıl Yapılır

Elden Ödenen Kiranın İspatı Nasıl Yapılır

Elden Ödenen Kiranın İspatı Nasıl Yapılır, Kiranın elden ödendiğinin ispat yükü, kira ilişkilerinde oldukça önemli bir hukuki konudur. Genellikle kiracının, kira bedelinin elden ödendiğini kanıtlama sorumluluğu bulunmaktadır. Kiracı, ödemelerin yapıldığını göstermek için çeşitli deliller sunabilir. Bunlar arasında, elden alınan makbuzlar, kira ödeme belgeleri, banka dekontları veya banka transfer işlemlerine dair belgeler yer alır. Ayrıca, kira sözleşmesinde belirtilen kira bedellerini ödediğini gösteren sözleşme metni veya tanık ifadeleri de kullanılabilir. Bu delillerin yanı sıra, kiracının kendi ifadesi veya kira ödemelerine ilişkin diğer yazılı belgeler de ispat sürecinde önemli rol oynar. Mal sahibi veya kiralayan ise kiracının iddialarını çürütmek veya doğruluğunu sorgulamak için karşı deliller sunabilir. Her iki tarafın da bu konuda dikkatli olması ve gerekli delilleri sağlaması, hukuki sürecin doğru ve adil şekilde ilerlemesinde önemlidir. Kiranın elden ödendiğinin ispat yükü, kira ilişkilerinde yaşanan anlaşmazlıkların çözümünde belirleyici olabilir ve tarafların haklarının korunması açısından büyük önem taşır.

Kira Bedelinin Ödendiğini Kim İspatlar?

Kiracının kiralananı kullanımında bulundurduğu sürece kira bedeli ödeme yükümlülüğü vardır. Kira sözleşmesinin varlığını ve bu sözleşmeye göre belirlenen kira bedelini kanıtlamak kiralayanın sorumluluğundadır. Ancak kira bedelinin ödendiğini ve kiralananın tahliye edildiğini ispat etme yükümlülüğü kiracıya aittir. Bu durumda, kiralananı kullanarak kira bedelini ödemenin yanı sıra, kira sözleşmesine uygun olarak ödemelerin belgelenmesi ve tahliyenin gerçekleştiğini kanıtlamak kiracının sorumluluğundadır. Taraflar arasındaki bu yükümlülükler, hukuki sürecin doğru yönetilmesi ve hakların korunması açısından önemlidir.

Kira Bedelinin Elden Ödenmesi Kiracı İçin Olumsuz Sonuç Doğurur Mu?

Kira ödemesinin banka veya PTT aracılığıyla gerçekleştirilmesi, olası bir uyuşmazlık durumunda kiracının ödeme yaptığını kanıtlaması açısından kiracının lehinedir. Aksi durumda kiranın elden ödendiğini ispatlamak kiracı açısından zor olabilir.
Konut kirası için ödeme şekilleri, kira sözleşmesinde belirtilir ve taraflarca kabul edilir. Genellikle kira ödemeleri, nakit para, banka havalesi, EFT, otomatik ödeme talimatı veya posta yoluyla yapılabilir. Kiracı, kira bedelini elden veya ev sahibinin belirlediği bir yerde nakit olarak ödeyebilir. Bu yöntem, özellikle kiracının ev sahibine güven duyduğu durumlarda tercih edilebilir.

Ev Sahibi Kirayı Elden Alırsa Cezası Nedir?

Söz konusu zorunluluklara uymayanlara, her bir işlem için Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinin o yıl için belirlenen miktarından az olmamak üzere işleme konu tutarın %5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.

Kiranın Elden Ödenmesi Sorun Yaratır Mı?

Kira Bedelinin Elden Ödenmesi Kiracı İçin Olumsuz Sonuç Doğurur Mu? Kira ödemesinin banka veya PTT aracılığıyla gerçekleştirilmesi, olası bir uyuşmazlık durumunda kiracının ödeme yaptığını kanıtlaması açısından kiracının lehinedir. Aksi durumda kiranın elden ödendiğini ispatlamak kiracı açısından zor olabilir.

Kira Davalarında Şahit Gerekir Mi?

Sözleşmenin noter huzurunda yapılmış olması tarafların imza inkarında bulunamayacağı anlamına gelir. Sözleşme yazılı olarak yapılmamışsa ve yıllık kira geliri toplamı HUMK 288. maddede belirtilen tutarı aşıyor ise yazılı bir belge ile ispat zorunluluğu doğmaktadır. Davada tanık dinlenmesi mümkün değildir.

Ev Sahibi IBAN Vermezse Ne Yapmalı?

Yeni ev sahibi İBAN vermediği takdirde mahkemeye başvurulup iki konuda tespit talep edilebilir: İlk olarak mahkemeden bir ödeme yeri belirlenmesi talep edilebilir. Bu durumda mahkeme bir bankada hesap açar ve ev sahibine bildirir.

Kira Sözleşmesi Olmadan Kira Tespit Davası Açılabilir Mi?

Kira bedelinin tespiti davası açılabilmesi için taraflar arasında yazılı veya sözlü kira sözleşmesinin bulunması şarttır.

Kira Sözleşmesi Yoksa Ne Olur?

Kira Sözleşmesi Yoksa Ne Olur? Kira sözleşmesi yoksa yani taraflar aralarında yazılı bir şekilde kira sözleşmesi yapmamışlarsa dahi kiracı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kiracıya tanıdığı tüm haklara sahiptir.

Kira Tespit Davasında Bilirkişi Neye Bakar?

Kira tespit davasında bilirkişi, genellikle gayrimenkul konularında uzmanlaşmış, bağımsız ve tarafsız bir kişidir. Mahkemenin talebi üzerine, davaya konu olan taşınmazın kira bedelinin piyasa koşullarına uygun olup olmadığını araştırır ve bu konuda teknik ve uzman görüşü içeren bir rapor hazırlar.

Avukatın Rolü

Elden Ödenen Kiranın İspatı Nasıl Yapılır davalarında kiranın elden ödendiğinin ispat yükü, kiracı veya kiralayan için önemli bir hukuki sorumluluktur ve bu konuda avukatın rolü kritik bir önem taşır. Kiracının, kira bedelinin elden ödendiğini mahkemede ispat etmesi gerektiği durumlarda avukat, müvekkilini bu süreçte yönlendirir ve destekler. İlk olarak, avukat, kira sözleşmesi, makbuzlar, banka dekontları ve benzeri belgeleri toplayarak kira ödemelerinin yapıldığını kanıtlayacak delilleri hazırlar. Mahkeme sürecinde avukat, bu delilleri sunarak ve gerekirse tanık ifadeleriyle destekleyerek müvekkilinin haklılığını kanıtlamaya çalışır. Ayrıca, dava açma veya savunma yapma aşamasında hukuki strateji belirler ve müvekkilinin çıkarlarını en iyi şekilde savunur. Mahkeme duruşmalarında ise avukat, hukuki argümanlarını etkili bir şekilde sunarak ve karşı tarafın iddialarını çürüterek müvekkilinin lehine bir karar çıkmasını sağlamaya çalışır. Tüm bu süreçlerde avukatın amacı, müvekkilinin kira bedelinin elden ödendiğini hukuki olarak ikna edici bir biçimde kanıtlamak ve adaletin tecellisini sağlamaktır.

kira hukuku
kira hukuku

Düğünde Takılan Altınlar Kime Aittir?

Düğünde Takılan Altınlar Kime Aittir?

Düğünde Takılan Altınlar Kime Aittir? Düğünlerde takılan ziynet eşyalarının sahipliği konusunda dolaşan iddiaların hukuki bir temeli bulunmamaktadır. Yargıtay’ın 26 Ocak 2016 tarihli kararı net bir şekilde belirtmektedir ki, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları ve nakit para, kim tarafından takılırsa takılsın, eğer karşı tarafın aksi yönde bir talebi veya anlaşması yoksa kadına bağışlanmış kabul edilir ve bundan sonra kadının kişisel malı olarak kabul edilir. Yargıtay’ın uzun süredir devam eden kararları da bu doğrultuda net bir çizgi çekmektedir: düğün merasiminde kadına takılan ziynet eşyaları, takan kişinin kim olduğu önemli olmaksızın kadına bağışlanmış ve artık kadının kişisel mülküdür.

 

Boşanma Sürecinde Altın ve Takılara İlişkin Dava Nasıl Açılır?

Boşanma sürecinde altın ve takılarla ilgili dava açma yöntemleri, evlilik birliğinin sona ermesiyle ortaya çıkan önemli konulardan biridir. Boşanma davası sırasında veya boşanma kararı kesinleştikten sonra, ziynet alacakları ve takılarla ilgili talepler için dava açılabilir. Bu davalar, genellikle mal paylaşımı sürecinin bir parçası olarak ele alınır.

Evlilik sırasında kadına veya erkeğe takılan ziynet eşyaları, yargı kararlarına göre karşı tarafın isteği veya anlaşması olmadıkça bağışlanmış kabul edilir ve kişisel mal olarak kabul edilir. Boşanma davası sırasında veya sonrasında, ziynet eşyalarının veya takıların iadesi veya karşılığı talep edilebilir. Bu talepler, genellikle belirsiz alacak davası olarak ifade edilir ve davanın sonunda belirlenen takı bedeline göre mahkeme harcı ödenir.

Bu tür davalarda zamanaşımı süresi, genellikle 10 yıl olarak kabul edilir. Dolayısıyla, altınlar veya takılarla ilgili hak talepleri için bu süre içinde dava açılması önemlidir.

Boşanma sürecinde altın ve takılara ilişkin dava açmak isteyen tarafın, hukuki danışmanlık alarak davanın nasıl açılacağı, hangi belgelerin gerektiği ve sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda detaylı bilgi sahibi olması önemlidir. Bu şekilde, hakların korunması ve adil bir sonuca ulaşılması sağlanabilir.

 

Ziynet Eşyaları

Ziynet eşyası, genellikle değerli metallerden yapılmış ve süs amaçlı olarak kullanılan takılardır. Bu takılar arasında kolye, yüzük, bilezik, altın kemer, bilezik tarzı kelepçe, küpe gibi çeşitli takılar bulunur. Ancak çeyrek altın, yarım altın, tam altın gibi madeni paralar, takı olarak giyilmedikleri için ziynet eşyası olarak kabul edilmezler.

 

      Anlaşmalı Boşanmada Düğün Takıları

Ziynet eşyaları, boşanma davalarında genellikle önemli bir konu olarak karşımıza çıkar. Ancak anlaşmalı boşanma davalarında bu konu genellikle daha az sorun teşkil eder. Çünkü anlaşmalı boşanma sürecinde taraflar arasında bir protokol oluşturulur ve boşanma detayları bu protokolde belirtilir.

Bu protokol çerçevesinde, ziynet eşyalarının durumu da dahil olmak üzere çocukların velayeti, mal paylaşımı, nafaka gibi konular detaylı bir şekilde görüşülüp anlaşılır. Ziynet eşyalarının ne olacağı gibi konular da eşler arasında kararlaştırılır ve bu kararlar hakime başvurulduğunda onaylanacak hükümler arasında yer alır.

Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar arasındaki uzlaşma, davanın daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde sonuçlanmasını sağlar. Bu sayede ziynet eşyaları gibi hassas konular da önceden belirlenir ve mahkeme sürecinde netlik kazanır.

 

   Çekişmeli Boşanmalarda Düğün Takıları

Çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalı boşanma süreçlerinden daha karmaşık ve zorlu olabilir. Taraflar genellikle uzlaşmaya yanaşmazlar ve bu durumda hakimlerin kararlarıyla hem mal paylaşımı hem de ziynet eşyalarının dağıtımı belirlenir.

Bu süreçte Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili yasalar devreye girer ve hak sahiplerinin haklarını koruyabilmesine olanak tanır. Ancak, bu tür davalarda hukuki süreç uzun ve stresli olabilir, taraflar arasında çatışmaların artmasına neden olabilir.

Çekişmeli boşanma davalarında tarafların avukatları, yasal haklarını mümkün olan en iyi şekilde savunmak için mücadele ederler. Hakim de delilleri değerlendirerek adil bir karar verir, ancak bu süreç genellikle uzun bir mahkeme sürecini gerektirir ve tarafları yıpratabilir.

 

Boşanmada Takıların İspatı

Boşanma davalarında takıların mülkiyetinin ispatı, genellikle tarafların sunacakları delillere dayanır. Taraflar, takıların nasıl elde edildiğine dair ifadeleriyle ve delilleriyle mahkemeye başvurabilirler. Örneğin, takıların alımı veya hediye edilmesine dair yazılı belgeler, alışveriş faturaları, hediye notları veya yazışmalar bu süreçte önemli rol oynar. Ayrıca, takıların giyildiği veya hediye edildiği anları gösteren fotoğraf veya videolar da delil olarak sunulabilir. Tanıkların ifadeleri de takıların mülkiyeti konusunda mahkemeye yardımcı olabilir. Boşanma davalarında takıların ispatı, adil bir kararın verilmesi için önemlidir ve tarafların bu süreçte doğru ve eksiksiz deliller sunmaları gereklidir.

 

Ziynet Eşyası Dava Zamanaşımı

Ziynet eşyalarıyla ilgili talepler, boşanma davası sırasında veya boşanmanın kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava yoluyla ileri sürülebilir. Bu durumda, taleplere ilişkin belirli bir zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Boşanmanın kesinleşmesinden itibaren ziynet eşyalarının geri verilmesi veya bedellerinin ödenmesi için 10 yıl içinde dava açılması gerekmektedir.

 

AVUKATIN ROLÜ

Boşanma süreçlerinde takıların mülkiyeti veya paylaşımı gibi konularda avukatın rolü, tarafların haklarını korumak ve adil bir sonuca ulaşmak için hayati önem taşır. Avukatlar, Türk Medeni Kanunu ve ilgili yasal düzenlemeler doğrultusunda müvekkillerine hukuki danışmanlık sunar ve sürecin her aşamasında rehberlik ederler. Takıların ispatı için gerekli delilleri toplar ve bu delilleri mahkemeye sunarak müvekkillerinin lehine olan durumu kanıtlamaya çalışırlar. Ayrıca, müzakere süreçlerinde müvekkillerinin çıkarlarını korur ve varsa uzlaşma sağlanmasına yardımcı olurlar. Mahkeme duruşmalarında ise müvekkillerini temsil eder ve haklarını savunurlar. Tüm bu süreçlerde avukatın profesyonel bilgisi ve deneyimi, müvekkillerin boşanma sürecindeki haklarını en iyi şekilde korumalarını sağlar.

 

BOŞANMA HUKUKU - AZİM HUKUK
BOŞANMA HUKUKU – AZİM HUKUK

Yıllık iznime istediğim zaman çıkabilir miyim

Yıllık iznime istediğim zaman çıkabilir miyim

Yıllık iznime istediğim zaman çıkabilir miyim , sorusu şu zamanlarda tüm işçilerin kafasından geçen bir soru beraber işçi haklarınız hakkında bilgi edinin. İşçilerin tabi olduğu kuralların belirlendiği temel mevzuat metni 4857 sayılı İş Kanunudur. İş Kanunu’nun düzenlediği konulardan birisi de işçilerin izin
haklarıdır. İş Kanunu bakımından izin kavramını ise kendi içinde dört alt başlığa ayırarak incelemek mümkün olur. Bunlardan ilki yıllık ücretli izin, ikincisi ücretsiz izin, üçüncüsü mazeret izni ve dördüncüsü ise diğer izinler olacaktır. İşçinin yıllık ücretli izin hakkı ve bu izni kullanma süreci iş hukuku açısından belirli kurallara tabidir. İş Kanunu’na göre, her işçi hizmet yılında belirli bir süre yıllık ücretli izin hakkına sahiptir ve bu izni takip eden hizmet yılı içinde kullanması gerekmektedir. Yıllık ücretli izinlerin detaylı düzenlemesi ise Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nde yer almaktadır ve bu yönetmelik işverene, işçinin izin tarihlerini belirleme konusunda yetki vermektedir.

İşveren, işçinin yıllık izin talebini yerine getirme yükümlülüğü altındadır ve işçinin bu hakkını kullanmasını engelleyemez. Ancak işveren, işçinin iş durumunu ve işyerinin ihtiyaçlarını da dikkate alarak, izin tarihlerini belirleme yetkisine sahiptir. Dolayısıyla, işçinin izin talebi üzerine işverenin derhal izin verme zorunluluğu yoktur; ancak izin sürecini makul bir şekilde planlamak ve işçiye zamanında bildirmek gereklidir.

Eğer işveren, işçinin izin talebini haksız şekilde reddeder ve işçi bu durumda izin kullanmaya kalkarsa, bu işçinin işverenin haklı nedenle fesih hakkını doğurabilir. İşveren, işçinin işe gelmemesi nedeniyle derhal fesih hakkını kullanabilir ve bu durum işçinin tazminatsız olarak işten çıkarılmasına yol açabilir. Bu gibi durumların önlenmesi için işçi ve işveren arasında izin süreçlerinin açıkça belirlendiği ve iletişimin sağlıklı olduğu bir iş ilişkisi önem taşımaktadır.

İşçilerin tabi olduğu kuralların belirlendiği temel mevzuat metni 4857 sayılı İş Kanunudur. İş Kanunu’nun düzenlediği konulardan birisi de işçilerin izin
haklarıdır.
İş Kanunu bakımından izin kavramını ise kendi içinde dört alt başlığa ayırarak incelemek mümkün olur. Bunlardan ilki yıllık ücretli izin, ikincisi ücretsiz izin, üçüncüsü mazeret izni ve dördüncüsü ise diğer izinler olacaktır.

 

 

YILLIK ÜCRETLİ İZİN SÜRELERİ NE KADARDIR?

Yıllık ücretli izin süreleri 4857 sayılı İş Kanunun 53. maddesinde sayılmıştır. Buna göre yıllık ücretli izin süreleri işçinin kıdemine göre;

Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden, Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,Onbeş yıl dahil ve daha fazla olanlara yirmi altı günden, az olamaz.

Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilere, elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.

İzin süreleri farklı belirlenenler

işçilerin yıllık izin süreleri İş Kanunu’nda belirtilen çerçevede düzenlenmiştir. Ancak bazı gruplara yönelik olarak pozitif ayrımcılık yapılarak, yıllık izin süreleri farklı şekilde belirlenmiştir. Örneğin:

Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık izin süreleri, genel uygulamadan farklı olarak 4 gün artırılmış şekilde hesaplanır.
18 yaşında ve daha küçük işçiler ile 50 yaş ve üzerindeki işçilere uygulanacak yıllık izin süresi her durumda en az 20 gün olarak belirlenmiştir.
Bu düzenlemeler, belirli grupların çalışma koşullarına ve iş ortamına yönelik özel ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek amacıyla yapılmıştır. Bu sayede işçilerin hakları korunmakta ve çalışma koşulları adaletli bir şekilde düzenlenmektedir.

 

 

Yıllık İzin Süresinde Başka Bir İşyerinde Çalışılabilir Mi?

Yıllık ücretli izin süresinde olan bir işçi, bu süre içinde başka bir işte ücret karşılığı çalışamaz. İş Kanunu açıkça belirtir ki, işçinin izin süresi boyunca ücretli veya ücretsiz olarak başka bir işte çalışması yasaktır. İşveren, işçinin izin süresi içinde başka bir işte çalıştığını tespit ederse, bu süre içinde işçiye ödenen ücreti geri alma hakkına sahiptir.

Bu nedenle, işçi yıllık ücretli iznini kullanırken esas olan dinlenme hakkını tam olarak kullanmasıdır. İşçinin izin süresinde dinlenmesi ve yenilenmesi sağlanırken, bu süreçte başka işlerde çalışması iş hukuku kurallarına aykırıdır ve ciddi sonuçlar doğurabilir. İşveren ile işçi arasındaki güvenilir ve işbirlikçi ilişki, izin süreçlerinin düzgün yönetilmesi ve karşılıklı olarak iş hukuku kurallarına uyulması önem arz etmektedir.

 

Yıllık ücretli izin bakımından çalışılmış gibi sayılan haller

İşçinin yıllık ücretli izin süresi, işyerindeki kıdemiyle doğru orantılı olarak belirlenmektedir. İşçi ne kadar uzun süreli çalışmışsa, kıdemi de o kadar fazla olacaktır. Ancak işçi, çeşitli nedenlerle zaman zaman çalışamayabilir. Bu durum bazen herhangi bir sebebe dayanabilirken, bazen de haklı veya kanundan doğan gerekçelere dayanabilir.

İş Kanunu’nun 55. maddesi, belirli hallerde işçinin çalışmadığı sürelerin yıllık izin kıdemi hesabında çalışılmış gibi kabul edileceğini öngörmektedir. Bu haller şunlardır:

İşçinin işine gidemediği günler, aşağıdaki hallerde İş Kanunu’nun 55. maddesi gereğince çalışılmış gibi kabul edilir:

İşçinin geçirdiği kaza veya yakalandığı hastalık nedeniyle işe gelememesi (Ancak 25. maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde belirtilen süreyi aşan günler sayılmaz).
Kadın işçilerin doğum öncesi ve sonrası çalıştırılmadıkları günler (İş Kanunu’nun 74. maddesi).
İşçinin muvazzaf askerlik dışında manevra veya kanuni ödevlendirmeler nedeniyle işe gelememesi (Ancak yılda 90 günden fazlası sayılmaz).
İşyerinde zorlayıcı sebeplerden dolayı işin aralıksız bir haftadan uzun tatil edilmesi sonucu işçinin çalışmadığı on beş gün (işçi işe dönmek şartıyla).
İş Kanunu’nun 66. maddesinde belirtilen süreler (Çalışma süresine dahil edilen haller).
Hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri.
Röntgen muayenehanelerinde çalışan işçilere yönelik pazar günleri verilen yarım gün izinler (3153 sayılı Kanuna dayalı yönetmelik).
Arabuluculuk toplantılarına katılma, hakem kurullarında bulunma, işçi temsilciliği yapma, işçilikle ilgili meclis, kurul, komisyon ve uluslararası kuruluşların konferans, kongre veya kurullarına katılma nedeniyle işe gelememe.
İş Kanunu Ek 2. maddesinde belirtilen izin süreleri.
İşveren tarafından verilen diğer izinler ve kısa çalışma süreleri (65. madde).
İşçiye İş Kanunu uyarınca verilen yıllık ücretli izin süresi.

Yıllık izin bölünerek kullanılabilir mi?

Yıllık iznime istediğim zaman çıkabilir miyim sorusundan sonra kafaya takılan bir diğer soru ise yıllık iznimi bölünerek kullanılabilir mi? Yıllık izin bölünerek kullanılabilir; işverenle bu hususta anlaşılması halinde yıllık izin sınır olmaksızın bölünerek kullanılabilir. Ancak böyle bir durumda izinlerin bir parçasının 10 günden az olmaması gereklidir.

 

 

Yıllık izin süresi için ücret alınabilir mi?

Yıllık izin, ücretli olarak kullandırılması gereken bir izindir. İşveren, kullanılan yıllık izin süresine ait ücreti, işçi izne çıkarken peşin olarak vermek ya da avans olarak ödemek zorundadır. Ancak yıllık izin süresi için işçiye ödenecek ücrete fazla çalışma ücretleri, primler ve sosyal yardımlar dâhil edilmeyecektir.

 

 

Yıllık ücretli izin kullanılan sürede SGK primleri ödenir mi?

Yıllık ücretli izin kullanılan sürede kısa vadeli sigorta kolları (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık) primleri de dahil işçinin tüm sigorta primleri ödenmeye devam edilir.

 

 

Avukatın Rolü

Yıllık iznime istediğim zaman çıkabilir miyim?

İŞ HUKUKU - AZİM HUKUK
İŞ HUKUKU – AZİM HUKUK

Boşanma Avukatı

Boşanma Avukatı

 

Azim Hukuk ekibi olarak boşanma davalarında uzmanlaşmış müvekkillerimize kararlılıkla destek sunuyoruz. Boşanma süreci, taraflar arasında duygusal ve hukuksal olarak karmaşık olabilir. Biz, bu süreçte size güçlü bir hukuki temsil sağlamak ve adil sonuçlar elde etmek için buradayız. Hukuki danışmanlık hizmetlerimiz, boşanma davalarının her aşamasında titizlikle uygulanmaktadır.

Uzman avukatlarımız, mal paylaşımı, velayet hakları, nafaka gibi konularda size özel çözümler sunmak için çalışır. Müvekkillerimizin haklarını korumak ve çıkarlarını savunmak için hukuki bilgi ve deneyimimizi kullanarak adil bir mücadele yürütüyoruz.

Azim Hukuk olarak, profesyonel ve insani bir yaklaşımla boşanma davalarını çözmeyi taahhüt ediyoruz. Size özel çözümler üretmek ve hukuki süreci en az strese neden olacak şekilde yönetmek için buradayız. Müvekkillerimize adil bir sonuca ulaşma konusunda kararlılıkla yardımcı oluyoruz. Boşanma süreçleri hakkında sizlere genel bir bilgi verelim.

Boşanma davaları 4721 sayılı Medeni Kanun’a göre çekişmeli ve anlaşmalı olarak ikiye ayrılmaktadır. Anlaşmalı boşanmada taraflar kendi aralarında her şeyi çözmüş davalardır. Çekişmeli boşanma davaları taraflar bir konuyu bile kendi arasında çözemeyip başvurulan davalardır. Bu iki dava şeklinin de açılabilmesi için belirli şeylerin olması gerekmektedir. Gelin beraber bu iki davayı kısaca ayrı ayrı ele alalım.

Anlaşmalı Boşanma

Anlaşmalı boşanma davaları iki tarafın boşanmayı kabul ettiği bir an önce boşanmak istediği bu nedenle en hızlı sonuçlanan davalardandır.4721 sayılı Medeni Kanun’a göre anlaşmalı boşanabilmek için de bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.

  • Eşlerin birlikte başvuru yapması veya birinin başvurusunu diğerinin kabul etmesi gerekir
  • Evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir
  • Tarafların ikisi da davada bulunmalıdır ve hakim iki tarafı da bizzat dinlemelidir
  • Protokol üzerinden anlaşma yapılmalıdır; şartların hepsi bir arada bulunmalıdır

Bu şartlar bulunmadığı takdirde dava çekişmeli boşanma davası olarak açılır.

 

Çekişmeli Boşanma

Çekişmeli boşanma davaları, taraflar kendi aralarında bir konuyu çözemeyip süreç çok daha uzun ve sorunlu olabilmektedir. Çekişmeli boşanma davalarında anlaşmalı boşanma davalarında olduğu gibi bazı zorunluluklar bulunmaz. Çekişmeli  boşanma davaları şu şekilde açılmaktadır:

  • Çekişmeli boşanma davaları genel boşanma konularından açılabilmektedir.
  • Anlaşmaya gidilmediği durumlarda tek tarafın davayı boşanma sebeplerinden birini ileri sürerek davayı açabilir.
  • Dava açmak belirli bir süre evli kalınmasına gerek yoktur.
  • Boşanmak isteyen kişi aynı zamanda davayı açma konusunu ispatlamak zorundadır.
  • Çekişmeli boşanma davaları özenle yürütülmesi gerekmektedir, davayı açma konusu seçildikten sonra, mahkeme için deliller özenle toplanıp sunulmalıdır. Bu delillerden sonra mahkeme her iki tarafında istekleri ve deliller doğrultusunda tarafların kusur oranlarını tespit edecektir. Evliliğin sona ermesindeki kusur ile bağlantılı olarak tazminat miktarı belirlenebilmektedir.

Çekişmeli boşanma davası sebeplerinin iki kategori altında değerlendirilmektedir.

1.Genel Boşanma Sebepleri

  • Geçimsizlik
  • Evlilik yükümlülüklerini yerine getirmeme
  • Hakaret
  • Şiddet
  • Mizaç uyuşmazlığı nedeniyle tartışma gibi nedenler genel boşanma nedenleri olarak kabul edilir.

2.Özel Boşanma Sebepleri

  • Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası (TMK m. 161) ,
  • Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası (TMK m. 165).
  • Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış nedenleri ile boşanma davası (TMK m. 162),
  • Terk Sebebiyle boşanma davası (TMK m. 164),
  • Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme sebepleri ile boşanma davası (TMK m. 163), açılabilmektedir.

Çekişmeli boşanma davalarında özel boşanma sebepleri ile genel boşanma sebepleri farklı hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Bir evlilikte özel boşanma sebepleri varsa, davacı, karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispatlamak zorunda değildir, yalnızca özel bir boşanma sebebi olduğunu ispatlaması yeterlidir. Halbuki genel boşanma sebepleri varsa boşanma kararı verilebilmesi için hem davacı hem de davalı birbirinin kusurunu ispatlamak zorundadır.

 

Boşanma Davası Nerede Açılır?

Boşanmak isteyen eş, boşanma davasını kendisinin veya eşinin yerleşim yeri veyahut davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yerdeki Aile Mahkemelerinde açmalıdır. Bu yerde Aile mahkemesinin olmaması durumunda o yerdeki Aile mahkemesi sıfatıyla bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılmalıdır.

Boşanma Avukatının Rolü

Boşanma süreci, hukuki olarak karmaşık ve duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Profesyonel bir hukuki destek almak, tarafların haklarının korunmasını ve adil bir sonuca ulaşılmasını sağlar. Azim Hukuk olarak, boşanma davalarında müvekkillerimize güçlü bir hukuki temsil sunuyoruz. Detaylı bilgi ve danışma için bize ulaşabilirsiniz.

 

 

BOŞANMA HUKUKU - AZİM HUKUK
BOŞANMA HUKUKU – AZİM HUKUK

Boşanma Avukatı – Anlaşmalı Boşanma

Boşanma Avukatı – Anlaşmalı Boşanma

Anlaşmalı Boşanma Nedir?

Anlaşmalı boşanma davası, bir aksilik çıkmaması halinde, halk arasında yaygın olarak kullanılan tabirle “tek celsede” yani tek duruşmada sonuçlanıp tamamına erdirilen davalardır. Bu nedenle duruşma akabinde boşanmaya karar verilir ve boşanma kararının kesinleştirilmesi süreci yürütülür.

Anlaşmalı Boşanma Şartları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma davaları iki tarafın boşanmayı kabul ettiği bir an önce boşanmak istediği bu nedenle en hızlı sonuçlanan davalardandır.4721 sayılı Medeni Kanun’a göre anlaşmalı boşanabilmek için de bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.

  • Eşlerin birlikte başvuru yapması veya birinin başvurusunu diğerinin kabul etmesi gerekir
  • Evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir
  • Tarafların ikisi da davada bulunmalıdır ve hakim iki tarafı da bizzat dinlemelidir
  • Protokol üzerinden anlaşma yapılmalıdır; şartların hepsi bir arada bulunmalıdır

Aile Hukuku altında Boşanma davalarında en hızlı çözüme ulaşan davalardandır. Boşanacak çiftin her konuda anlaşmaya gidip anlaşmalı boşanma protokolü, boşanma davasında tarafların mutabık kaldığı hususları içeren tutanaktır. Anlaşma protokolü yazılı veya sözlü olarak olarak verilebilir. Protokol yazılı ise, ıslak imzalı evrak dava dosyasına sunulmalı ve her iki eş imzalı metni onayladıklarını hakim huzurunda beyan etmelidir.

Anlaşmalı boşanma protokolü, tarafların evliliklerini bir anlaşma yoluyla sonlandırmayı kabul ettikleri durumlarda hazırlanan ve mahkeme tarafından onaylanan resmi bir belgedir. Bu protokol, boşanma sürecinin hukuki ve mali detaylarını düzenler ve tarafların haklarını korur.

Anlaşmalı Boşanma Protokolünde bulunması gerekenler

Taraflara Ait Kişisel Bilgiler: İsim, Soy İsim, T.C. Kimlik numaraları, Tarafların Yasal İkametgah Adresi, Boşanmaya ilişkin irade, Velayet, Müşterek Çocukların Velayeti ve Şahsi Münasebet, Nafaka, Maddi ve Manevi Tazminat, Kişisel Eşyaların Durumu ve Teslimi, Mal Rejimine İlişkin Talepler, Ortak Konutun Akıbeti,
Mutlaka belirtilmelidir.

Anlaşmalı boşanma için eşlerin birlikte dava açmaları mı gereklidir?

Evet, anlaşmalı boşanma için eşlerin birlikte dava açmaları veya bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesi gerekmektedir.

 

Eşlerin boşanma protokolünden vazgeçme hakkı var mıdır?

Evet, eşler, boşanma kararı kesinleşmeden önce her zaman tek taraflı irade beyanlarıyla anlaşmalı boşanma protokolünden vazgeçebilirler.

 

 

İşte anlaşmalı boşanma protokolünde bulunması gereken temel unsurlar:

      Boşanma Talebi ve Kabul:

Protokolde ilk olarak tarafların boşanma talebini belirtmeleri ve bu talebi karşılıklı olarak kabul ettiklerini beyan etmeleri yer alır.

     Çocukların Durumu:

Eğer evlilikten doğan çocuklar varsa, velayetin nasıl düzenleneceği belirtilir. Çocukların hangi ebeveynle kalacağı, hafta sonu ve tatil gibi ziyaret düzenlemeleri, çocukların eğitimi ve sağlık hizmetleri konuları protokolde yer alır.

      Nafaka ve Mal Paylaşımı:

Taraflar arasında maddi yardım olarak nafaka ödemesi yapılacaksa, bu konu detaylı olarak açıklanır. Ayrıca, mal varlığının nasıl paylaşılacağı ve varsa ortak mülklerin nasıl bölüneceği protokolde belirtilir.

     Evlilik Birliği Dışı Çocukların Durumu:

Tarafların evlilik dışı çocukları varsa, onların velayeti ve maddi sorumlulukları da protokolde belirtilir.

Diğer Hükümler:

Protokolde ayrıca tarafların evlilikten sonra birbirlerine karşı herhangi bir maddi veya manevi talepleri olmadığını belirten hükümler, tarafların boşanma sonrası soyadı kullanımı gibi detaylar da yer alabilir.

Anlaşmalı boşanma protokolü, taraflar arasında karşılıklı anlayış ve uzlaşı sağlayarak hukuki sürecin daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde tamamlanmasına yardımcı olur. Tarafların avukatları tarafından hazırlanan bu protokol, mahkeme tarafından incelenir ve onaylandıktan sonra boşanma kararı verilir.

Her boşanma süreci farklı olduğundan, protokolde belirtilen maddeler tarafların özel koşullarına ve ihtiyaçlarına göre uygun şekilde düzenlenmelidir. Bu nedenle, bir boşanma avukatından profesyonel destek almak ve hukuki süreci doğru bir şekilde yönetmek önemlidir. Bu konuda  hazırladığımız Anlaşmalı Boşanma Protokolü Örneğimizi inceleyebilirsiniz.

Anlaşmalı Boşanmak İçin Ne Kadar Evli Kalmak Gerekir?

Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için en az 1 sene evli kalmak gerekir.

Aynı gün boşanma olur mu?

Dava Türü: Aynı gün içerisinde boşanmayı mümkün kılabilecek dava türü genellikle anlaşmalı boşanma davalarıdır. Çekişmeli boşanma davalarında, süreç çok daha karmaşık ve uzun olabilir.

Anlaşmalı boşanmalar tek celsede biter mi?

Taraflar bu duruşmaya gününde gelerek anlaşma protokolünü onayladıklarına dair beyanda bulunurlar, hâkim de buna kanaat getirip anlaşmalı boşanma protokolünü onaylarsa dava bu celsede biter. Dolayısıyla tek celsede evlilik birliği sonlanmış olur.

Anlaşmalı boşandıktan sonra soyadı ne zaman değişir?

Artık iş nüfus müdürlüğünün soyadı değişikliğinizi sisteme işlemesine kalmıştır ki genelde 3 – 5 gün içinde bu yapılmaktadır.

Avukatsız anlaşmalı boşanma olur mu?

Avukat zorunlu değildir. Anlaşmalı boşanma davalarında diğer tüm dava türlerinde olduğu gibi kişiler davalarını kendileri takip edebilirler. Ancak yasal süreci bir avukat aracılığı ile takip etmek yukarıda açıkladığımız üzere her zaman için ileride hak kaybına uğramamak açısından önem arz edecektir.

Genel hatlarıyla anlaşmalı boşanmanın aşamalarını sıralayacak olursak;

  • Anlaşmalı Boşanma Kararı Alınır
  • Boşanma Protokolü Hazırlanır
  • Protokolde Velayet, Nafaka, Tazminat, Ev Eşyası vb Konular Düzenlenir
  • Protokol Taraflarca İmzalanır
  • Protokol Taraflarca İmzalanınca Dava Dilekçesi Hazırlanır
  • Protokol ve Dava Dilekçesi İle Boşanma Davası Açılır
  • İvedi Duruşma Günü İstenir
  • Taraflar Duruşma Günü Mahkemeye Giderler
  • Taraflar Boşanma İradelerini Açıklar ve Protokoldeki İmzalarını İkrar Ederlerse
  • Mahkemece Anlaşmalı Boşanmaya Karar Verilir
  • Gerekçeli Karar Yazılır
  • Gerekçeli Karar Tebliğ Alınır
  • Taraflar Temyizden Feragat Eder
  • Kararın Kesinleşmesi Yapılır
  • Nüfus Müdürlüğüne Karar Gönderilir ve Taraflar Kimliklerini Değiştirebilirler.

Azim HUKUK olarak,

Anlaşmalı boşanma taraflar arasında mali, sosyal ve duygusal olarak adil bir anlaşma sağlanması açısından önemlidir. Bu süreçte boşanma avukatının profesyonel rehberliği ve hukuki desteği, tarafların hukuki haklarını korumalarına ve anlaşmayı sağlamalarına yardımcı olur. Dolayısıyla, boşanma sürecinde bir avukattan destek almak, tarafların uzlaşma sağlaması ve hukuki sürecin sorunsuz ilerlemesi açısından kritik bir öneme sahiptir.

Detaylı hukuki bilgi almak için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyiniz.
BOŞANMA HUKUKU - AZİM HUKUK
BOŞANMA HUKUKU – AZİM HUKUK

Anlaşmalı Boşanma Protokolü

 

Anlaşmalı boşanma protokolü boşanma davasının neticelenmesi için anlaşmanın yazılı bir şekilde düzenlemesini içerir. Anlaşmalı boşanmada gerekli olan en önemli unsur, tarafların ortak bir karar alması ve dilekçe hazırlayarak mahkemeye sunmasıdır.

 

Dolayısıyla , Boşanmaya ilişkin olarak oluşturulacak protokol de, belli başlı konuları içermeli ve mevzuatta aranan şartlara uygun bir şekilde tanzim edilmelidir.

Boşanma protokollerinde;
Taraflara Ait Kişisel Bilgiler: İsim, Soy İsim, T.C. Kimlik numaraları
Tarafların Yasal İkametgah Adresi
Boşanmaya ilişkin irade,
Velayet, Müşterek Çocukların Velayeti ve Şahsi Münasebet,
Nafaka,
Maddi ve Manevi Tazminat,
Kişisel Eşyaların Durumu ve Teslimi,
Mal Rejimine İlişkin Talepler,
Ortak Konutun Akıbeti,
Mutlaka belirtilmelidir.

 

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Örneği

AİLE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

ANKARA
DAVACI_______:…………. Adres

DAVALI_______ :…………Adres

DAVA KONUSU_: Şiddetli geçimsizlik nedeni ile Anlaşmalı boşanma talep ve davası.

DAVA TARİHİ:../…/…

İZAHI :
1-Davacı (İsim) ile davalı eşi(İsim) ../../….tarihinden beri evli bulunmaktadır.
2- Eşler evlendikleri günden bu güne kadar birbirine uyum sağlayamamış, müşterek hayat çekilmez hale gelmiştir. Bir arada yaşayarak evlilik birliğini devam ettirmeleri mümkün görünmemektedir.
3- Davalı eş de boşanmayı kabul etmektedir. Eşler arasında ../../….tarihli bir protokol yapılarak mali sonuçları hakkında anlaşmaya varılmıştır.
Bu protokol dilekçemize ekli bulunmaktadır. Bu itibar ile Medeni Kanunumuzun ilgili maddesi uyarınca tarafların anlaşmalı boşanmalarını talep etmek zaruretimiz hasıl olmuştur.

SONUÇ VE İSTEK :
Davalı eş de boşanmayı kabul ettiğinden ../../….tarihli protokol de göz önünde tutularak tarafların boşanmalarına,
Duruşma gününün tarafımıza bildirilmesine dair iş bu dilekçemin kabulünü arz ve talep ederiz. …/…./2021
DAVALI DAVACI

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Örneği 2

AİLE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
BOŞANMA PROTOKOLÜ

TARİH :

DAVACI: İsim ve adres
DAVALI: isim ve adres
HÜKÜMLER :
1- BOŞANMA HUSUSU : Her iki taraf da karşılıklı olarak boşanmayı kabul etmişlerdir. Evlilik birliğinin sona erdirilmesi konusunda her iki taraf da mutabıktırlar.
2- NAFAKA VE TAZMİNAT HUSUSU: Tarafların karşılıklı olarak Nafaka ve tazminat talebi yoktur. Bu husustaki taleplerden bu dosya için ve ileriye yönelik olarak açılacak olan davalardan vazgeçmişlerdir.
3- EŞYALAR HUSUSU: Taraflar tüm ev eşyaları ve ziynet (altın, takılar) konusunda da anlaşmışlardır ve paylaşmışlardır. Karşılıklı birbirlerinden eşyalar ve takılar konusunda hiçbir talepleri yoktur.
4- MAHKEME MASRAFLARI KONUSU : Taraflar karşılıklı olarak birbirlerinden mahkeme masrafları ve ücretler ile ilgili ücret talep etmeyeceklerdir. Tüm masraflar ortak pay edilecektir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan tüm hususlar üzerinde taraflar mutabakata varmış olup işbu protokol mahkeme dosyasına sunulmak üzere karşılıklı teati sonucu tanzim ve imza olunmuştur.

DAVALI DAVACI

 

 

Avukatın Rolü

Anlaşmalı boşanma protokolü, taraflar arasında mali, sosyal ve duygusal olarak adil bir anlaşma sağlanması açısından önemlidir. Bu süreçte boşanma avukatının profesyonel rehberliği ve hukuki desteği, tarafların hukuki haklarını korumalarına ve anlaşmayı sağlamalarına yardımcı olur. Boşanma sürecinde bir avukattan destek almak, tarafların uzlaşma sağlaması ve hukuki sürecin sorunsuz ilerlemesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Detaylı bilgi ve hukuki destek için iletişime geçmekten çekinmeyiniz.

 

BOŞANMA HUKUKU - AZİM HUKUK
BOŞANMA HUKUKU – AZİM HUKUK
İstanbul’da deport kaldırma, giriş yasağı iptali ve vatandaşlık başvurularınızda uzman avukat desteğiyle yanınızdayız.