Deport Kaldırma ve Vatandaşlık Avukatı İstanbul

Arabuluculuk ve Hukuki Süreçler

Arabuluculuk ve Hukuki Süreçler

Arabuluculuk; bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafı olan kişilerin, özgür iradeleriyle seçtikleri tarafsız ve uzman bir üçüncü kişinin (arabulucu) hakemliğinde, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurdukları bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk, uyuşmazlığın mahkeme dışı, hızlı ve kesin bir şekilde çözülmesini amaçlayan bir usul hukuku kurumudur.

 

Zorunlu Arabuluculuk Nedir?

Arabuluculuğun dava şartı olarak görüldüğü arabuluculuk yöntemidir. Yani, bu arabuluculuk yönteminde, dava öncesi arabuluculuk müessesesine başvurmak zorunludur. Dava şartı arabuluculuğun zorunlu olduğu davalarda arabulucu başvurusu yapılmadan dava açılırsa, mahkeme usulden davayı reddeder.

 

İhtiyari Arabuluculuk Nedir?

Hukukta arabuluculuk, esasen ihtiyarı yani isteğe bağlıdır. Özel hukuk konusu bir sebeple uyuşmazlık yaşayan taraflar, problemin çözümü için, dava açmadan önce ya da dava sürecinde ihtiyari olarak arabuluculuk müessesesinden destek alabilir. Bununla birlikte; dava sürecinde mahkeme, tarafları arabuluculuk desteği almaya davet edilebilmektedir.

 

 

Dava Şartı Arabuluculuk

Kanunen belirlenen bazı uyuşmazlıklarda, zorunlu olarak arabulucuya gidip sorunun çözümü için çaba harcamak gerekmektedir. Dava şartı arabuluculukta, çözüm şartı yoktur ve ilk arabuluculuk toplantısından sonra mahkeme yolu her taraf için her zaman açıktır. Kanunen belirlenen iki konuda dava şartı arabuluculuk vardır.

 

Arabulucu Hangi Davalara Bakıyor?

Arabuluculuğun zorunlu olduğu davalar genel olarak ticari davalar ve iş davalarıdır. Yani, zorunlu arabuluculuk başvurusunun gerekli olduğu mahkemeler genel olarak tarafların mahkemeye gitmeden önce uzmanla problemi çözmesi istenir.

 

Avukat Olmadan Arabulucuya Gidilir Mi?

Arabuluculuk sürecinde tarafların Avukatla temsil gibi bir zorunluluğu bulunmamakla birlikte; hemen her uyuşmazlıkta olduğu gibi avukatla temsil, hak ve menfaatlerin korunması konusunda taraflara çok önemli avantajlar kazandıracaktır.

 

Arabulucuda Anlaşma Olursa Ne Olur?

Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.

 

Hangi Durumlarda Arabuluculuk Zorunlu?

Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabuluculuk şartı getirilmiştir. Dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunludur.

 

Arabulucu Kabul Etmezse Ne Olur?

Taraflardan Her İkisi de İlk Oturuma Katılmazsa

Her iki taraf da kendi yaptığı yargılama giderini ödemek zorunda kalır. Katılmayan taraf davada haklı da çıksa lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Davayı kazanan taraf lehine vekalet ücretine hükmedilir.

 

Arabulucudan Kaç Gün Sonra Dava Açılmalı?

Adliye arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede uyuşmazlık konusu hususlarda zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. Arabuluculuk için Yönetmelikte 6 haftalık bir süre öngörülmüştür.

 

Arabulucu Kaç Toplantı Yapar?

Yetkili arabulucu toplantı sonunda bir tutanak düzenler ve tarafların anlaşma sağlayıp sağlayamadığını beyan eder. Arabuluculuk toplantıları 4 defa yapılabilir. Fakat taraflar ilk toplantıda anlaşma sağlarsa veya kesinlikle anlaşma sağlanamayacağını beyan ederse, toplantı ilk görüşme sonrasında sonlandırılabilir.

 

Arabulucuda Anlaşma Olursa Ne Olur?

Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.

 

 

Kentsel Dönüşüm Davası Hukuki Süreçler

Kentsel Dönüşüm Davası Hukuki Süreçler

Kentsel Dönüşüm neden yapılır ? Kentler sanayileşmenin hızlı gelişmesi ve nüfus artışının hızlı olmasıyla plansız kentleşme olarak büyümüştür. Plansız kentleşme yüzünden ve riskli yapıların bulunmasından dolayı kentsel dönüşüm projeleri hazırlanmaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri yenileştirme, canlandırma temel olarak sorunlu bölgeleri kamu yararı göz edilerek yeniden planlamaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri genel olarak nüfus, ulaşım sorunlarını ve iklim riski bulunan yerlerde özellikle yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm projelerinde tarihi, kültürel, doğal sit alanlarını sürdürülebilirliği dikkate alınarak projeler hazırlanmaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri mahalle ve konut sakinleri tarafından istenmeme durumu bulunmaktadır. Yaşadığı alanı sahiplenme, eskiyi kaybetmemeye duygu olmakla beraber zarara uğrayacaklarını düşünen çok sayıda konut sahibi bulunmaktadır.

Kentsel dönüşüm projeleri isteğe göre hazırlandığı gibi riskli yerlerde mecburi bırakılabilmektedir. Mülk sahibi kendi arsası üzerinde kamulaştırma yapılan yerler için dava yoluna gidip imar planının revizesini isteyebilmektedir.

Bu tür davalarda kanunların yanı sıra Danıştay kararları dikkate alınır ve imar planındaki plan notları kanun hükmündedir. Kentsel dönüşüm projesi, İmar kanunu olarak adlandırılan çalışma 3194 sayılı kanun maddesi uyarınca yürürlüktedir. İmar Kanunu kapsamında plansız yapılaşmanın önüne geçilmeye çalışılırken uyulması gereken kurallar da kanun koyucu vasıtası ile belirlenir.

 

 

Kentsel Dönüşüm Şartları

Kentsel dönüşümün uygulanabilmesi için bazı şartlar gereklidir;

Yapının bazı bölgelerinde özellikle taşıyıcı elemanlarda yani kolonlarında hasar ve güçsüzlük olduğuna dair rapor alınması gereklidir.
Konutta taşıyıcı elemanlara ait hasar tespit edilmiş ve raporu alınmışsa mülk sahibine kentsel dönüşüm bilgisi tebligat aracılığıyla verilmelidir.
Kentsel dönüşümün gerçekleşmesi için yapı sahibinin de onayı gereklidir. İtiraz edilmeyen tebligatlar yürürlüğe konulur ve kentsel dönüşüm gerçekleşir.
Kentsel dönüşüm yapılacak alanda sit alanı, kültürel alan ve doğal alanlar olan bölgeler bağlı oldukları yerlerden gerekli izinler alınarak hazırlanmaktadır.

Kentsel dönüşüm projeleri bulunduğu bölgenin özellikleri yani iklim, topografi, eğim, arazi yapısı gibi özelliklere bakıldığı gibi nüfusu, nüfus artış oranına ve bölgedeki ihtiyaçlarda dikkate alınarak bağlı olduğu Belediye ya da Belediye ile özel çalışan Şehir Plancıları tarafından yürütülmektedir. Hazırlanan Kentsel dönüşüm projeleri Resmi Gazete yayınlanır ve onaylanması beklenir. Onaylanan Kentsel dönüşüm projelerine itiraz hakkı bulunmaktadır.

 

Kentsel Dönüşüm Kanunu’nda İtiraz

Onaylanan imar ve parselasyon planları ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 15 gün süreyle ilan edilir. Planlara itiraz, ilan süresi içinde ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği il Müdürlüğüne yapılır ve itirazlar bakanlıkça 5 gün içinde değerlendirilir. İtirazların reddedilmesi halinde karar kesinleşir.

İmar süreci de hızlandırılacaktır. Başkanlık tarafından üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi şartıyla müracaat tarihinden itibaren 30 gün içinde projeye göre yapı ruhsatının ve bu yapılarım tamamlanmasının akabinde de 30 gün içinde yapı kullanma izni verilecektir.

 

Kentsel Dönüşüm Hukukunda Arsa Maliklerinin Başvurabileceği Hukuki Yollar

Kentsel dönüşüm sürecinde arsa maliklerinin haklarının ihlal edilmesi durumunda başvurabileceği hukuki yollar ve açabileceği davalar oldukça önemlidir. İşte bu konuda arsa maliklerinin başvurabileceği bazı hukuki yollar ve davalara ilişkin bilgiler aşağıda yer almaktadır.

Tazminat Davaları: Kentsel dönüşüm sürecinde arsa malikleri, mülklerinin devredilmesi veya yıkılması sonucu adil bir tazminat alamadıklarını düşünüyorsa, tazminat davası açabilirler.

İdari Davalar: Kentsel dönüşüm projelerinde arsa malikleri, yerel yönetimler veya diğer kamu kurumlarının aldığı kararlara karşı idari dava açabilirler. Örneğin, imar planının değiştirilmesi, projenin iptali veya projenin uygulanmasına ilişkin kararlar gibi konularda hukuka aykırılık iddiasıyla dava açabilirler.

Sözleşmeye Aykırılıklara İlişkin Davalar: Kentsel dönüşüm projelerinde arsa malikleri ile yüklenici firmalar arasında sözleşmeler imzalanır. Sözleşme hükümlerinin ihlal edildiği durumlarda, arsa malikleri sözleşmeye aykırılığa dayalı dava açabilirler.

İmar Hukuku Davaları: Kentsel dönüşüm sürecinde arsa malikleri, imar planlarına veya diğer imar düzenlemelerine karşı hukuka aykırılık iddiasıyla dava açabilirler.

Anayasa ve İnsan Hakları İhlali Davaları: Kentsel dönüşüm sürecinde arsa malikleri, anayasa veya insan haklarına aykırılık iddiasıyla dava açabilirler.

 

Kentsel Dönüşüm Davası Avukat’ın Önemi

Kentsel dönüşüm projesi yapılması karar verildiğinde, Kentsel dönüşümün başlayabilmesi için dönüşüme girecek olan apartmanda ya da alanda bulunan malikler tarafından ortak karar protokolü imzalanarak herkesin onayı alınmalıdır. Kentsel dönüşüm avukatları da burada ortak karar protokolünün imzalanması ve protokolün oluşturulması, uyuşmazlıkların çözümü, apartmanın yeniden inşası ve güçlendirilmesi konularında müvekkillerine hukuki destek verip müvekkillerine haklarını anlatarak daha doğru ve hak kaybının olmadığı bir süreç geçirilmesini sağlamaktadır. Kentsel dönüşüm avukatları kentsel dönüşüm konusunda apartmanın toplantılarına katılabilir, müteahhit tarafın avukatı olabilir müvekkilini her aşamada temsil edebilir ve böylece müvekkilinin haklarını koruyabilmektedirler. Bununla beraber kamulaştırma olan alanlarda itiraz davası açılıp imar planına itiraz edilebilmektedir.

 

Sık Sorulan Sorular

Kentsel dönüşüm davalarına hangi mahkeme bakar?
Kentsel dönüşüme itiraz edilirse ne olur?
Kentsel dönüşümün hukuki dayanakları nelerdir?
Kentsel dönüşümde parası olmayan ne yapacak?
Kentsel Dönüşüm Davası Hukuki Süreçler

 

 

Youtube Videomuz

Instagram Hesabımız

 

Velayet Değişikliği İçin Ne Yapmak Gerekir?

Velayet Değişikliği İçin Ne Yapmak Gerekir?

Velayeti elinde bulundurmayan taraf, velayet değişikliği sebeplerini ve delillerini içeren dilekçe ile aile mahkemesine başvurmalıdır. Yetkili mahkeme ise çocuğun oturduğu yer mahkemesi veya davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak velayet değiştirme davalarında kesin bir yetki kuralı bulunmamaktadır.

 

Velayet Değiştirme Kaç Gün Sürer?

Dava çeşitleri içerisinde yer alan velayet davasını sonucu alma süresi mevcut aşamalar doğrultusunda önemlidir. Genel olarak velayet davası süreci içerisinde basit yargılama sistemi uygulanmaktadır. Günümüzde gerçekleşen velayet davaları sonuçlanma konusunda makul sonuç süresi 209 gün olarak kabul ediliyor.

 

Velayet Hangi Şartlarda Değişir?

Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır.

 

Velayet Davası Kaç Celsede Biter?

Velayet davalarının kaç celse süreceği davanın içeriğine bağlıdır. Ortalama bir velayet davası 3-4 celsede bitebilmektedir. Bazı durumlarda hakimin izinli olması, tarafların mazeretli olması halinde bu süreç uzayabilmektedir.

 

Aldatmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Aldatan eşe velayetin verilip verilemeyeceği, çocuğun üstün yararına bağlıdır. Bir eşin diğerini aldatması boşanma davasında ağır kusur olsa dahi, çocuğun velayeti açısından sadece buna bakarak karar verilemez. Yani aldatan eşe velayet verilir mi sorusunun cevabı çocuğun üstün yararıdır.

 

Velayetin Kaldırılması veya Değiştirilmesi Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

1. Görevli Mahkeme : Velayetin kaldırılması, velayetin eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi (velayetin değiştirilmesi) ve kaldırılan velayetin geri verilmesi davalarına bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemesi olarak düzenlenmiştir.

2. Yetkili Mahkeme : Velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması davası hukuken çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilmektedir (HMK m. 382/2-b-13). Çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir (HMK m.384). Bu durumda, velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması davası iki farklı yetkili mahkemede açılabilir:

Velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi davası, davalı tarafın ilgili kişi olması nedeniyle davalının oturduğu yer mahkemesinde açılabilir.

Velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi davası, talepte bulunan davacının oturduğu yer mahkemesinde de açılabilir (HMK m.384).

 

Boşanma Avukatı Verilen Bazı Hizmetlerimiz

 

 

Instagram Hesabımız

Tik Tok Hesabımız

Sosyal Medya Yazışmaları Delil Midir?

Sosyal Medya Yazışmaları Delil Midir?

Mahkemeye sunulan tüm deliller kural olarak hukuka uygun şekilde elde edilmelidir. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller, davada tarafın ileri sürdüğü iddiayı şüphe duyulmayacak şekilde ortaya koysa dahi mahkeme tarafından delil olarak kabul edilemez. Yani hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil hükme esas olamaz. Esasen Facebook, Instagram vb. sosyal medya mecralarından elde edilen yazışmaların hukuka uygun olup olmadığı da davanın türüne göre değişecektir. Ceza davalarında katı bir delil değerlendirmesi olurken hukuk davalarında özellikle boşanma davalarında daha esnek bir değerlendirme yapılır.

 

 

Mesajların Saklanması ve Sunulması

WhatsApp yazışmalarının ekran görüntüsünün alınması uyuşmazlığın ispatı açısından tek başına yeterli değildir. Karşı tarafça yazışmaların inkar edilme riskine karşı yazışmaların korunması önemlidir. Mesajların silinmesi veya yok edilmesi ihtimaline karşı WhatsApp yazışmalarının dava hazırlık sürecinde noter tarafından tespit edilmesi sağlıklıdır. Ayrıca WhatsApp yazışmalarının suç konusu olması durumunda kolluk veya savcılık tarafından yazışmalara ilişkin tutanak düzenlenmesi de mümkündür. Mesajların sunulması aşamasında karşı tarafın telefon numarası görünecek şekilde ekran görüntüsü alınması gerekir. Bunun nedeni ad soyad olarak farklı kişilerin rehberden kaydedilmesinin her zaman mümkün olmasıdır. Hukuk yargılamasında WhatsApp yazışmalarına delil olarak kullanılacak ise bunun dava dilekçesinin deliller kısmında belirtilmesi gerekir.

 

Whatsapp Mesajlarının Delil Olarak Gösterilmesi

Boşanma davalarında; eşlerin kendi aralarında yaptığı yazışmalarda birbirlerine hakaret veya tehdit içerikli söylemleri buna ilişkin boşanma davalarında delil olarak sunulabilirler. Aynı şekilde birbirleriyle olan yazışmaları sırasında birinin diğerini aldattığını itiraf etmesi de boşanma davası için delil niteliğindedir. Fakat aldatma(zina) dolayısıyla açılan boşanma davasında eşin zina iddiasına delil olarak karşı tarafın telefonundan başkasıyla olan yazışmalarını göstermesi halinde bu delil hukuka aykırı şekilde elde edileceğinden delil niteliği kazanmayacağı için dava sırasında mahkeme tarafından dikkate alınmaması muhtemeldir.

 

Boşanma Davasında Savcı Kararı İle Whatsapp Yazışmaları Çıkar Mı?

Boşanma davalarında whatsapp konuşmaları elbette delil olarak kullanılabilmektedir. Ancak bu delillerin kesin delili olarak kabul görmesi için birkaç şart vardır bu şartlardan biri whatsapp yazışma delillerinin hukuka uygun sağlanmış olması gerekir. Kesin delil olarak görülmesinin bir diğer şartı ise uzman adli bilişim uzmanı bilirkişi raporu gerekmektedir.

Daha önce de söylediğimiz gibi eşler whataspp konuşmalarının delil olarak kullanmış olması mahkemeler tarafından onaylanması için delilin hukuka uygun olması gerekmektedir. Eşlerden biri bir diğer eşin özel hayatının gizliliğini ihlal etmiş ve ya haberleşmesinin gizliliği ihlal edilmiş ise hukuka aykırı olarak delili niteliği taşımamaktadır.

 

Sosyal Medya Yazışmaları Delil Midir? -Azim HUKUK
Sosyal Medya Yazışmaları Delil Midir? -Azim HUKUK

Whatsapp’tan silinmiş mesajı mahkeme çıkarabilir mi?

WhatsApp, Instagram veya Facebook üzerinden yapılan yazışmaların mahkeme tarafından istenilmesi, istenilse de bahsi geçen uygulamaların gizlilik politikası gereği bu taleplere olumlu yanıt vermedikleri görülmektedir. Nitekim bahsi geçen uygulamaların faaliyet merkezleri Amerika Birleşik Devletlerinde bulunmaktadır.

 

Ekran görüntüsü delil olarak kabul edilir mi?

Son zamanlarda herkesin rahatlıkla telefonundan bir tuşla aldığı ekran görüntüleri mahkemeye delil olarak sunulmak istenmektedir. Fakat ekran görüntüleri üzerinde rahatça oynama yapılabileceği göz önüne alındığında bu deliller mahkemelerde tek başına delil olarak kabul edilemeyecektir.

 

WhatsApp’ta ekran görüntüsü almak suç mu?

Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması sureti ile ihlal edilmesi halinde, ceza bir kat arttırılır. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü ve ya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

Ekran görüntüsünden dava açılır mı?

Özellikle hakaret, tehdit, şantaj gibi suçların ispatında ekran görüntüsü eldeki tek delil olabiliyor. Ancak screenshot görüntüsünün mesajı gönderen kişi tarafından silinme ihtimali de vardır.

 

WhatsApp mesajı kanıt sayılır mı?

Bu eylemler hukuka aykırı olduğu gibi Türk Ceza Kanunu kapsamında da ayrıca suç oluşturur. Peki whatsapp yazışmaları hukuka uygun şekilde nasıl elde edilir? Mesajlar doğrudan size gönderilmişse alıcısı veya göndericisi olduğunuz mesajlar ve dahil olduğunuz gruplardaki whatsapp yazışmaları delil olarak kullanılabilir.

 

WhatsApp ekran görüntüsü delil mi?

Whatsapp mesajlaşmalarının istendiği çoğu davada şirket özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması kapsamında mesajları paylaşmamaktadır. Ekran Görüntüsü Delil Olur mu? Ekran Görüntüsü delil niteliği taşımaktadır.

 

Savcılık WhatsApp mesajlarına ulaşabilir mi?

Savcılık ofisi ya da mahkeme, doğrudan Whatsapp ile iletişime geçebilir. Veri Gizliliği ve Kişisel Verilerin Korunması: Bu süreçte, kişisel verilerin korunması kanununa uyulması esastır. Talep edilen verilerin haricinde, üçüncü şahıslara ait bilgilerin korunması gerekmektedir.

 

WhatsApp yazışmalarını mahkemeye sunmak suç mu?

Bu bakımdan mesela kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık yada mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir halde dinlenmesi yada okunması halinde, söz konusu suç oluşmayacaktır.

 

Silinen WhatsApp konuşmaları mahkemede çıkar mı?

Eşinle yaptığın yazışmalar hala duruyorsa bunları mahkemeye sunabilirsin. Ancak silinmiş whatsapp konuşmalarının elde edilmesi mümkün değildir. Çünkü whatsapp konuşmalarının içeriğine mahkeme tarafından ulaşılabilmesi olanaksızdır.

 

WhatsApp mesajı yazılı bildirim sayılır mı?

Söz konusu prensip WhatsApp yazışmaları bakımından da geçerlidir. Bu kapsamda hukuka uygun olarak elde edilmesi halinde whatsapp yazışmaları da delil olarak kullanılabilir. Nitekim Yargıtay kararları da bu yöndedir.

 

Savcılık geriye dönük WhatsApp konuşmaları çıkar mı?

Whatsapp, yurt dışında yerleşik bulunan ve Türkiye’de temsilciliği de olmayan bir şirkettir. Bu sebeple whatsapp konuşma kayıtlarının savcılık marifetiyle çıkarılması mümkün değildir. Dolayısıyla boşanma davasında savcı kararı ile whatsapp yazışmaları çıkar mı sorusuna olumlu cevap vermek mümkün değildir.

 

Savcılık kararıyla mesaj içeriği çıkar mı?

Boşanma davasında mesaj dökümleri mesaj gönderilen numara, mesaj tarihi ve saati bilgilerini içerecektir. Bu bilgilerin operatörden istenebilmesi için kişinin başvurması yeterli değildir. Operatör ancak mahkeme kararıyla mesaj dökümlerini verecektir.

 

 

Instagram Hesabımız

Tanık Koruma Tedbirleri Nelerdir?

Tanık Koruma Tedbirleri Nelerdir?

Tanıklar hakkında uygulanacak tedbirler yasada açıkça sayılmıştır;

Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi,
Duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi,
Tutuklu veya hükümlü olanların durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilmesi,
Fizikî koruma sağlanması,
Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi,
Geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddî yardımda bulunulması,
Çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi,
Yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması,
Uluslararası anlaşmalara ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde, geçici olarak başka bir ülkede yerleştirilmesinin sağlanması,
Fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi.

 

Gizli Tanıklık Nedir?

Gizli tanık, suç konusu olay hakkında görgü ve bilgisine başvurulan, ancak güvenliği nedeniyle kimliği saklı tutulan kimsedir. Her olayda gizli tanık dinlenilemez. Gizli tanık deliline yalnızca bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda başvurulabilir. Bu tür suçlarda, tanığın korkmadan gerçeği anlatması, böylece suçun tüm unsurlarıyla ortaya çıkartılması amaçlanmıştır. Gizli tanık, Ceza Muhakemesi Kanun’unda düzenlenmiştir. Gizli tanıklık müessesine, kişinin tanıklık yapmasından kaynaklı olarak kendisinin veya yakın çevresinin bir takım tehlikelere maruz kalması ihtimalinin olması durumunda başvurulur. Ancak bu duruma başvurabilmek için mahkemece görülen dava konusu suçun örgüt faaliyetinde işlenen bir suç olması gerekir. Yani her davada gizli tanıklığa başvurulması mümkün değildir.

 

Tanık Koruma Tedbirleri alınması Gereken Suçlar Nelerdir?

a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve ceza hükmü içeren özel kanunlarda yer alan ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar.

b) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.

 

Tanıkların Çağrılması (CMK md. 43)

Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır. Zorla getirme kararı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de tanığa bildirilir. Mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli görülen tanıkların belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere yazılı olarak emredebilir. Cumhurbaşkanı kendi takdiri ile tanıklıktan çekinebilir. Tanıklık yapmayı istemesi halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarak gönderebilir. Bu hükümler, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme önünde tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir.

Kural olarak tanıklar çağrı kağıdı ile çağrılır, gelmemenin sonuçları çağrı kağıdına yazılır, tutuklu işlerde çağrı kağıdı ile çağrılmadan doğrudan zorla getirme kararı verilebilir (CMK md. 43/1). Sadece hakim veya mahkeme değil, C. Savcısı da md.146/7’ye göre tanık hakkında zorla getirme kararı verebilir. Tutuklu bir iş söz konusu değilse, mahkemenin veya savcılığın çağrı kağıdı çıkarmadan zorla getirme kararı verme yetkisi yoktur. Davetiyle çağrılan tanık artık davetiye iptal edilerek zorla getirilemez, bu konuda hakimin bile takdir hakkı yoktur.

Çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kağıdına bağlanan sonuçlar, bu şekilde davet edilen tanıklar hakkında uygulanmaz. (CMK md. 43/2)

Telefonla çağrılan müşteki – müşteki aynı zamanda olayın tanığı da olabilir- ayrıca çağrı kağıdıyla da çağrılmalıdır (Y2.CD-2010/1265 k).

Mahkeme, tanığın hemen hazır edilmesini duruşmanın devamı sırasında dahi görevlilere yazılı olarak emredebilir (CMK md.43/3).

 

Sık Sorulan Sorular

Tanık koruma polisi maaşı
Tanık koruma Kurulu kaç kişiden oluşur
Tanık Koruma Kurulu kimlerden oluşur
Tanık Koruma Kanunu
Kimler tanık olamaz
Tanık koruma programı nedir
Ceza yargilamasinda tanık
Tanık koruma ne demek?
Hukukta koruma tedbiri nedir?
Savcı koruma tedbiri verebilir mi?
Tanık ifadesinde avukat bulunabilir mı?
Avukat müvekkili aleyhine tanıklık yapabilir mi?
Tanık avukatı dosyayı inceleyebilir mi?

Kaçakçılık Suçları Mevzuatı

Kaçakçılık Suçları Mevzuatı

5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu md.3’te kaçakçılık suçu teşkil eden fiiller düzenlenmiştir. Kaçakçılık suçlarına ilişkin uygulama yapılırken özel bir ceza kanunu niteliği taşıyan Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri ile beraber değerlendirilir. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, aşağıda ifade edilen kaçakçılık suçları açısından uygulanmaz:

Silah kaçakçılığı suçu,
Uyuşturucu kaçakçılığı suçu,
Kaçak tütün ve alkol üretme suçu,
Kültür ve tarihi eser kaçakçılığı suçu.

 

Kaçakçılık Suçu Madde Metni

Kaçakçılık Suçları
MADDE 3 – (Değişik: 28/3/2013-6455/54 md) (1) Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.

(2) Eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, hile ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(10) Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar artırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.

(16) Tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin ambalajlarına kamu kurumlarınca uygulanan bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin taklitlerini imal eden veya ülkeye sokanlar ile bunları bilerek bulunduran, nakleden, satan ya da kullananlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(17) Tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin ambalajlarına kamu kurumlarınca uygulanan bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri; ilgili mevzuatta belirlenen şekilde temin etmesine rağmen belirlenen ürünlerde kullanmaksızın bedelli veya bedelsiz olarak yayanlar, bunları alma veya kullanma hakkı olmadığı halde sahte evrak veya dokümanlarla veya herhangi bir biçimde ilgili kurum ve kuruluşları yanıltarak temin edenler, bunları taklit veya tahrif ederek ya da konulduğu üründen kaldırarak, değiştirerek ya da her ne suretle olursa olsun tedarik ederek amacı dışında kullananlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(18) (Değişik: 18/6/2014-6545/89 md.) Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri; a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden, b) Satışa arz eden veya satan, c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, tütün mamullerinin etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur.

 

Kaçakçılık Suçları Mevzuatı -Azim HUKUK
Kaçakçılık Suçları Mevzuatı -Azim HUKUK

 

Sigara ve Alkol Kaçakçılığı Suçunda Suçun Unsurları Nelerdir?

Sigara ve alkol kaçakçılığı suçu ve bu suça dair hapis cezası bu ürünlerin gümrüğe tabi tutulmadan ülke içine sokulması veya çıkarılması ile oluşur. Sigara ve alkol kaçakçılığı suçu 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda düzenlenmiştir. Diğer bir ismi ise tütün kaçakçılığıdır.

İlgili kanuna göre, sigara ve alkol kaçakçılığı suçunun konusunu; tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerdir. Suçun konusunu oluşturan seçimlik hareketlerin hepsinin birlikte işlenmesi halinde kişiye tek bir ceza verilir. Yani 200 karton sigara, 2000 adet alkol, 200 kg tütün gümrük işlemlerine tabi tutulmadan ülkeye sokulması halinde; her bir suç konusu eşyada ayrı ayrı ceza verilmez. Tek bir suç işlemiş gibi ceza verilir.

 

Kaçak Sigara veya Alkol Üretme, Satma, Taşıma veya Satın Alma Suçu

Sigara veya alkol kaçakçılığı suçunu iştirak etmeksizin, sigara, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin piyasada satılması, satışa arz edilmesi, taşınması veya satın alınması hâlinde, suçun cezası 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ve 10 bin güne kadar adli para cezasıdır (5607 sayılı K. md.3/18).

Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan sigara, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri;

Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
Satışa arz eden veya satan,
Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
kişi 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır (5607 sayılı K. md.3/18).

 

Sigara Tütün Kaçakçılığı Suçu Cezası

Sigara ya da tütün ürünlerinin gümrükten geçirilmeden ülkeye sokan birey, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 20 bin güne bedel olacak şekilde para cezasına çarptırılır. Kaçakçılığı yapılmak istenen ürün gümrük dışında ülkeye girmeye çalışılması durumun da uygulanacak ceza bedeli yarısına kadar yükseltilir. Cezaya ait bilgiler mahkeme kararıyla sanığa gerekçesiyle birlikte anlatılmalıdır.

Gümrük vergilerini bir kısmını ya da tamamını ödemeksizin, aldatıcı davranışlarda bulunup kaçak sigara ya da tütünü ülkeye sokan birey 4 yıldan 10 yıla kadar geçecek sürede hapis cezası ve 20 bin güne kadar para cezasına çarptırılır. Sigara, tütün, alkol kaçakçılığı suçunda kaçakçılık yapılan ürünün bedelinin çok yüksek miktarda tutulması durumun da sanığa verilecek ceza yarısından bir katı fazla olacak şekilde arttırılır.

 

Sigara Ve Alkol Kaçakçılığı Suçunda Zamanaşımı

Sigara ve alkol kaçakçılığı suçu şikayete tabi suçlar arasında bulunmamaktadır. Herhangi bir şekilde suçun işlendiği savcılık tarafından öğrenildiğinde soruşturma kendiliğinden başlatılmaktadır.

Sigara ve alkol kaçakçılığı suçunun soruşturulması için herhangi bir şikayet süresi belirlenmiş olmamasına rağmen, temel suçun dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır, dolayısıyla suçun işlendiği tarihten itibaren sekiz yıllık süre içerisinde savcılığa bildirilmesi gerekmektedir. Aksi halde dava zamanaşımı süresi dolmuş olacağından suç ile ilgili soruşturma yapılamayacaktır.

 

Sık Sorulan Sorular

Kaçak alkol cezası kaç TL?

Alkol kaçakçılığı suçunu iştirak etmeksizin, etil alkolün piyasada satılması, satışa arz edilmesi, taşınması veya satın alınması suçtur. Suçun failine 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve 10 bin güne kadar adli para cezası verilir.

 

Kaçak içkinin cezası nedir?

Sigara veya alkol kaçakçılığı suçunu iştirak etmeksizin, sigara, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin piyasada satılması, satışa arz edilmesi, taşınması veya satın alınması hâlinde, suçun cezası 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ve 10 bin güne kadar adli para cezasıdır (5607 sayılı K. md.3/18).

 

Tütün kaçakçılığının cezası nedir?

Gümrük işlemlerine tabi tutulmamış kaçak tütün ve makaronların satışa arz edilmesi, 5607 sayılı Kanun’un 3/1 maddesine göre 2-5 yıl arası hapis cezası gerektirir. Kaçak olarak ülkeye sokulmamış dahi olsa bu özelliği bilinerek ticaretinin yapılması 1 ile 3 yıl arası hapis cezası gerektirir.

 

Kaçakçılık suçunun cezası nedir?

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda düzenlenmiştir. Kanunun Madde 3/1 ine göre “Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

 

Alkol cezası sicile işlenir mi?

Trafik cezaları, idari para cezaları gerektirdiğinden sicile işlemez. Bunun yanı sıra alkollü araç kullanan sürücü hakkında “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak” suçundan işlem uygulanır ve ceza verilirse bu kez alkolden alınan ehliyet bir suç teşkil edeceğinden adli sicil kaydına işler.

 

Alkol cezası paraya çevrilir mi?

Eğer hapis cezası 30 gün veya daha azsa ve kişi daha önce hapis cezası almamışsa, mahkeme bu cezayı adli para cezasına çevirmek zorundadır (TCK 50/3). Sanık 18 yaşından küçük veya 65 yaşından büyükse ve bir yıl veya daha az süreli hapis cezası verilmişse, bu ceza para cezasına çevrilmelidir (50/3).

 

Alkolün Yatarı ne kadar?

Alkol testi denetiminde kanında 50 promil ve üzeri alkol bulunan kişi idari para cezasına mahkum edilecek ve ehliyetine el konulacaktır. Promil sınırı özel araç dışında kalan motorlu araçlar için 20’dir.

 

Kaçak içki hangi kanuna tabi?

Kaçakçılık suçunun konusu olan eşyanın tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması halinde 5607 sayılı kanunun 3/10 maddesi gereği yargılama yapılır.

 

Kaçakçılık suçu memuriyete engel mi?

Kaçakçılık Suçu Ne Zaman Engel Teşkil Etmez-Ne Zaman Engeldir? Akaryakıt kaçakçılığı, tütün mamulleri kaçakçılığı, havalimanı teknolojik ürün kaçakçılığı gibi eylemler nedeniyle şu anda memuriyetten uzaklaştırılan çok kişi var. Bu kişiler ne yazık ki bir daha asla memuriyete dönemiyor.

 

 

Sağ Eşe İntifa Hakkı

Sağ Eşe İntifa Hakkı

TMK’nun 240/1. maddesi hükmüne göre; sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetersiz ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir.

 

Vefat edenin mirasçıları sağ kalan eşten talepte bulunabilir mi?

Mirasçıların talep hakkı sınırsız ve süresiz değildir. Mirasçılar katılma alacağı taleplerini sağ kalan eşe karşı 10 yıllık sürede ileri sürmelidir. Aksi takdirde, talep hakkı zamanaşımına uğrayacak ve mirasçılar sağ kalan eşten herhangi bir istemde bulunamayacaklardır.

 

Mirasta intifa hakkı nedir?

İntifa hakkı başkasına ait bir eşya, hak veya malvarlığı üzerinde belirli bir kişiye tam yararlanma imkânı sağlayan ayni bir haktır. İntifa hakkının kurulması ile malik, eşyanın özdeğerini kendisinde tutmakta, buna karşılık bunlardan elde edilecek yararları belirli bir kişiye tahsis etmektedir.

 

İntifa hakkı kimlere verilir?

Mirasçılara intikal etmeyen intifa hakkı, şahsa bağlı bir irtifak hakkı olarak düzenlenmektedir. Gerçek kişiler lehine ya da tüzel kişiler lehine de intifa hakkı tesis edilebilir. Malın zilyetliğine de sahip olan intifa hakkı sahibi mülkiyet hakkına sahip olan kişilere haiz olan dava haklarını da kullanabilmektedir.

 

İntifa hakkı en fazla kaç yıldır?

İntifa hakkı süresiz olarak tanınırsa veya hak sahibinin hayatından daha uzun bir süre öngörülmüşse, hakkın süresinin hak sahibinin hayatıyla sınırlı olduğu kabul edilir. Tüzel kişilerde ise intifa en çok yüz sene süreyle kurulabilir.

 

İntifa hakkı tapuya şerh edilir mi?

Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile; taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle; alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir (TMK mad.795).

 

İntifa hakkı olan arsaya ev yapılır mı?

İntifa hakkı sahibi hakkı konu taşınmaz konut ise bu konutu kendisi kullanabileceği gibi kiraya da verebilir. Aynı şekilde hakkı konu taşınmaz bir tarım arazisi ise söz konusu araziyi kendisi kullanabileceği gibi kiraya da verebilecektir. Tapu da kuru mülkiyet sahibinin söz konusu taşınmazı kiraya verme hakkı yoktur.

Boşanma Avukatı Verilen Bazı Hizmetlerimiz

 

 

Instagram Hesabımız

Kimler Sendikal Tazminat Talep Edebilir?

Kimler Sendikal Tazminat Talep Edebilir?

Sendikal tazminat talebini işçi, işverene yöneltecektir. İşçi, genel olarak herhangi bir iş sözleşmesi çerçevesinde çalışan kişidir. İşveren ise gene bir iş sözleşmesi etrafında işçi çalıştıran kişiye denir. Sendikal tazminat talep edebilmek için illa ki sendika üyesi olmaya gerek yoktur. Kanunda da bu şekilde bir şart veya ibare geçmemektedir. Sendikal nedenle ayrımcılığa uğrayan herhangi bir işçi tazminat talebinde bulunabilir.

 

Sendikal Tazminat Davalarının Süreci Nasıldır?

Sendikal tazminat davası, işçi sendikaları aracılığıyla çalışanların haklarını korumaya yönelik bir dava türüdür. Bu davalar, işçilerin sendikal haklarının ihlal edildiği durumlarda açılabilir. Sendikal tazminat davasının süreci genellikle şu adımları içermektedir:

Dava açma süreci
Dava dilekçesi hazırlama
Dava dilekçesi sunma
Duruşma hazırlığı
Duruşma günü
Karar aşaması

 

 

Sendikal Tazminat Davasında İspat Yükü

İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür. (6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu m.25/6)

Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur. (6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu m.25/7) Yasal düzenlemelerden görüleceği üzere iddialarını ispatla yükümlü olan taraf ağırlıkla davacı işçidir.

 

Görevli Ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 1. Maddesine göre İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Söz konusu iş kanunu 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılmışsa paralel bir düzenlemeye bu kanunda da yer verilmiştir.

 

Zamanaşımı

Sendikal tazminata ilişkin alacak talepleri hakkın doğumundan itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıç tarihi fesih tarihidir.

7036 sayılı kanun ile yapılan değişiklikle sendikal tazminat alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi olacağı düzenlenmediğinden bu süreden sonra açılan davalarda da zamanaşımı 10 yıl olarak uygulanmalıdır.

 

Sendikal Tazminat Davasında İspat

Sendikal tazminat davasında ispat yükümlülüğü bulunan çalışan açılması gereken davada fesih nedenine karşılık ispat gereklidir.

Çalışan kişi feshin sebebine karşılık bu nedene dayanmadığını iddia ederek feshin sendikal nedenlere dayandığını ispatla yükümlüdür.

Aynı maddenin 7. fıkrasına göre İşçi fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığını da ispat etmekle yükümlüdür. Eğer işçi, işverenin sendikal ayrımcılık yaptığını güçlü bir şekilde ortaya koyabiliyorsa işveren bu davranışının nedenini ispat etmekle yükümlüdür.

 

Kimler Sendikal Tazminat Talep Edebilir?- Azim HUKUK
Kimler Sendikal Tazminat Talep Edebilir?- Azim HUKUK

Sık Sorulan Sorular

Sendikal tazminat hangi durumlarda alınır?

Sendikal tazminat, işçilerin belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları halinde iş akdinin sona erdiği durumlarda istenilebilecek tazminat türüdür.

 

Sendikal tazminata nasıl hak kazanılır?

İşe iade davası sonucunda işverenin işçiyi işe davet etmesi ve işçinin işe başlamak istememesi durumunda işçi gene sendikal tazminata hak kazanacaktır. İşçinin işverene başvurmaması durumunda da gene aynı şekilde işçi sendikal tazminata hak kazanır.

 

Sendikal davalar ne kadar sürer?

Mahkeme iki ay içinde kesin olarak karar verir. Üyelik, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. (5) İşveren veya işveren vekili sıfatını kaybedenlerin sendika ve üst kuruluşlardaki üyelikleri ve görevleri, bu sıfatı kaybettikleri tarihte kendiliğinden sona erer.

 

Sendikadan istifa edince tazminat alınır mı?

İş sözleşmesinde herhangi bir hüküm bulunmamasına karşın, ücret artışlarındaki anlaşmazlık nedeni ile işten ayrılan işçi istifa etmiş sayılacağından, herhangi bir tazminat hakkı oluşmaz.

 

Sendikal tazminatı kimler talep edebilir?

Sendikal tazminat, işçilerin belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları halinde iş akdinin sona erdiği durumlarda istenilebilecek tazminat türüdür.

 

Sendikal nedenle işe iade davası arabuluculuk zorunlu mu?

İş Hukukundan Kaynaklı Davalarda Dava Şartı Olarak Arabuluculuk. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’na göre, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvuru dava şartıdır.

 

Sendikal tazminat nasıl ispatlanır?

6356 sayılı Kanun 25/6 düzenlemesi uyarınca sendikal tazminatta ispat kuralları şu şekildedir; Sendikal nedenle iş sözleşmesinin feshedildiğinin ispat yükü davacı işçidedir. İşçinin bu feshin sendikal nedenle yapıldığını ispat etmesi gerekir. Sadece tanık ifadesi feshin sendikal nedenle yapıldığı göstermez.

 

Sendikal tazminat miktarı ne kadardır?

Sendikal tazminat hesaplama konusuna Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda yer alan “Sendika Özgürlüğünün Güvencesi” başlığı altında yer verilmiştir. Buna göre ilgili kanun maddelerine aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir.

 

Sendikal tazminattan hangi kesintiler yapılır?

Sendikal tazminat, işçinin çıplak brüt ücreti üzerinden hesap edilir20. Bu sebeple prim, ikramiye, yol ve yemek yardımı gibi ücret eklerinin bu tazminatın hesabında göz önünde bulundurulması mümkün değildir. Ayrıca sendikal tazminatın hesabında damga vergisi ve gelir vergisi kesintilerinin de yapılması gerekmektedir.

 

 

Konutun Geç Teslimi Kira Kaybı Davası

                      Konutun Geç Teslimi Kira Kaybı Davası

Konutun Geç Teslimi Kira Kaybı Davası, Konutun geç teslim edilmesi durumunda, kiracının kira kaybını talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda ilk adım, kiralama sözleşmesinde belirtilen şartları ve geç teslim durumunda kiracının haklarını gözden geçirmektir. Kiracı, konutun geç teslim edildiğini derhal kiralayan veya inşaat firması/ev sahibine yazılı olarak bildirmelidir. Ardından, geç teslim nedeniyle oluşan kira kaybını belgelemek önemlidir. Bu belgeler, geçici konaklama masrafları veya alternatif kira ödemelerini içerebilir. Kira sözleşmesinde belirtilen kira bedelinin ödendiğine dair belgeler de bu süreçte önem taşır. Kira kaybı davası açmak için hukuki destek almak, talebin doğruluğunun ve miktarının mahkeme tarafından değerlendirilmesinde önemli bir adımdır. Mahkeme, kiracının talebini inceleyecek ve kararını verecektir, bu nedenle delillerin ve belgelerin eksiksiz ve güncel olması gereklidir.

Taşınmazın geç teslimi nedeniyle kira tazminatı, yapılan inşaat sözleşmesinde belirtilen teslim tarihine uyulmaması durumunda ortaya çıkan zararı ifade eder. Bu zarar, ya inşaat sözleşmesinde önceden kararlaştırılmış gecikme tazminatı şeklinde ya da sözleşmede belirtilmemişse taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle kaybedilen kira gelirlerinin talep edilmesi şeklinde ortaya çıkar. Özetle, yüklenicinin taşınmazı zamanında teslim etmemesi durumunda, sözleşmede belirtilen taşınmazın aynen teslim edilmesi ve kira gelirlerinden yoksun kalınması talep edilir. Ancak bu tazminatın talep edilebilmesi için taşınmazın geç teslimi ile oluşan zarar arasında bir nedensellik ilişkisinin bulunması gerekmektedir.

   Taşınmazın Geç Tesliminden Kaynaklı Kira Tazminatı İhtarname Gönderilmesi

Taşınmazın geç teslim edilmesi durumunda kira kaybı ve tazminat talebinde bulunmak, zorunlu olmasa da etkili bir adımdır. Bu durumda kiracı veya mal sahibi, geç teslim nedeniyle oluşan kira kaybını bildirmek için bir ihtarname gönderebilir. Bu ihtarnamenin noter aracılığıyla yapılması, ileride oluşabilecek anlaşmazlıklarda ispat açısından önem taşır ve saklanmalıdır.

Noter aracılığıyla gönderilen ihtarnamenin tebliğ şerhi alınması da önemlidir, çünkü bu şerh ile ihtarnamenin karşı tarafa ulaşıp ulaşmadığı kesinlik kazanır.

Eğer firma veya yüklenici bu durumu ciddiye almazsa, gereken adımların atılması önemlidir. Bu süreçte hukuki danışmanlık almak ve haklarınızı korumak için profesyonel destek almanız faydalı olacaktır. Her durumda, taşınmazın geç teslimi nedeniyle doğan zararların belgelenmesi ve hukuki süreçlerin doğru şekilde yönetilmesi önemlidir.

    Kira tazminatı talep edilebilmesi için genel olarak aşağıdaki koşulların sağlanması gerekmektedir:

Kira tazminatı talep edebilmek için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir. İlk olarak, taşınmazın geç teslim edilmesi durumunda sözleşme veya yasal bir dayanağın bulunması önemlidir. Kiracı ile mal sahibi veya inşaat firması arasında imzalanan sözleşmede, taşınmazın teslim tarihi belirtilmiş olmalı ve bu tarih geçirilmiş olmalıdır. İnşaat sözleşmelerinde genellikle taşınmazın zamanında teslim edilmemesi durumunda gecikme tazminatı veya kira kaybı tazminatı gibi hükümler bulunabilir. İkinci olarak, kira tazminatı talep edebilmek için taşınmazın geç teslimi ile oluşan zarar arasında bir nedensellik ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Yani, taşınmazın geç teslim edilmesi doğrudan kira gelirlerinde bir kayba yol açmış olmalıdır ve bu zarar belgelenmelidir. Üçüncü olarak, genellikle kira tazminatı talep edebilmek için karşı tarafa bir ihtarname veya bildirim gönderilmesi gerekebilir. Bu bildirimde geç teslim nedeniyle oluşan zarar ve talep edilen tazminat miktarı belirtilmelidir. Son olarak, kira tazminatı talebinde bulunulması halinde, hukuki süreçlerin doğru şekilde takip edilmesi ve gerekirse bir avukattan destek alınması önemlidir. Bu süreçlerin her adımı dikkatlice izlenmeli ve haklar korunmalıdır.

                    AVUKATIN ROLÜ

Kira tazminatı avukatı, genellikle kiracı veya mal sahibi için hukuki süreçleri yöneten ve kira tazminatı taleplerini destekleyen bir avukattır. Bu avukatlar, taşınmazın geç teslim edilmesi veya diğer sözleşme ihlalleri sonucunda oluşan kira kaybı veya diğer zararların hukuki olarak talep edilmesinde uzmanlaşmışlardır. Kiracılar için, kira sözleşmelerinde belirtilen teslim tarihine uyulmaması durumunda gecikme tazminatı veya kira kaybı tazminatı taleplerini avukatları aracılığıyla gündeme getirebilirler. Mal sahipleri veya inşaat firmaları ise, sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi durumunda oluşabilecek maddi zararların tazminatını talep edebilirler.

Kira tazminatı avukatları, bu süreçlerde müvekkillerine danışmanlık yapar, gerekli belgelerin toplanmasına yardımcı olur, ihtarname veya hukuki bildirimlerin hazırlanmasında destek sağlar ve gerekirse hukuki süreçlerde müvekkillerini mahkemelerde temsil ederler. Ayrıca, olası anlaşmazlıkların çözümü için müzakere süreçlerinde müvekkillerine rehberlik ederler.

Kira tazminatı taleplerinde hukuki süreçler karmaşık olabilir ve doğru adımların atılması önemlidir. Bu nedenle, kira tazminatı avukatı seçerken konuyla ilgili deneyim ve uzmanlığa sahip bir avukatın tercih edilmesi, müvekkillerin haklarının korunması açısından önemlidir.

KİRA HUKUKU - AZİM HUKUK
KİRA HUKUKU – AZİM HUKUK

Mehir Alacağı ve Senedi Davası

Mehir Alacağı ve Senedi Davası

Mehir alacağı yazımıza başlamadan önce belirtmek gerekir ki, mehir Şer’i hukuk ve Osmanlı Hukuku döneminde düzenlenmiş olup günümüz yasalarında yer almamıştır. Ancak toplumumuzda mehir senedi halen yapılmakta ve mehir alacağından doğan uyuşmazlıklar yargıya taşınmaktadır. Mehir senedi çoğunlukla “dini nikah” merasimlerinden gündeme gelmektedir. Mehir senedi kanunlarımızda düzenlenmediği için Türk Borçlar Kanunu’nun 285-298 hükümlerinden yararlanılarak uyuşmazlıklar çözüme kavuşturulmaktadır. Yani mehir senetleri ile ilgili uyuşmazlıklara bağışlama sözleşmesi hükümleri uygulanmaktadır. Bu bakımdan Yargıtay mehir senedini bir tür bağışlama sözleşmesi olarak görmektedir.

Mehir senedi usulüne uygun düzenlenmişse; kadın, kendisine teslim edilmeyen kısım için dava açabilir. Yine usulüne uygun mehir senedinden dönmek isteyen koca dava yoluyla mehir senedinin iptalini isteyebilir. Şayet bu davalar birlikte açılmışsa mahkeme bunları birleştirerek inceler, deliller doğrultusunda karar verir.

 

 

Mehir Davası Nasıl Açılır?

Mehir davası, Yargıtay’ın son uygulamaları uyarınca, dava harcı ödenmesi kaydıyla boşanma davasıyla beraber açılabilir. Boşanma davası ise, taraflardan birinin yerleşim yeri aile mahkemesinde, aile mahkemesinin olmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemesinde açılır. Fakat mehir senedine ilişkin hukuki talepler, boşanma davasından ayrı olarak sadece malvarlığına dair talepler olduğu için davalının yerleşim yeri asliye hukuk mahkemelerinde açılır. İşbu dava, usulüne uygun hazırlanmış dava dilekçesinin görev – yetki mahkemeye ibraz edilmesiyle birlikte açılır.

 

Mehir Alacağı Senedinin Şekil Şartı Nedir ?

Boşanmanın veya ölümün gerçekleşmesi halinde para, altın, eşya gibi menkul değerlerin verileceğine dair vaadin geçerliliği, bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Uygulamada bu yazılı anlaşmalara, mehir senedi denilmektedir. Yazılı şekil şartına uyulmadan verilen mehir geçersizdir. Ancak BK 288 gereğince yazılı şekil şartlarına uyulmamasına rağmen sözlü olarak anlaşılan bedeller verilmişse geri alınamaz.

 

Boşanma Davası ve Mehir Talebi İspatı

Kadın, boşanma davasında mehir talebinde bulunuyor ise mahkemede bunu ispatlamakla da yükümlü olur. Mehir alacağının bulunduğunu ispat yükü kadındadır. Mehir senedi yazılı ise ve erkek eş tarafından da imzalanmışsa bu belge delil niteliği taşır.

Erkek tarafından imzalanmayan bir mehir senedinin geçerliliği de olmamaktadır. Boşanma davası görülürken tanık beyanları da önemlidir. Mehir alacağı açısından tanık beyanlarının destekleyici niteliği olması da göz ardı edilmemesi gerekenler arasındadır.

 

Zamanaşımı Süresi

Mehir alacağına dair zamanaşımı süresi, Türk Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirileceğinden genel zamanaşımı süresine tabii olmaktadır. Yani alacakların 10 yıllık zamanaşımı süresi, mehir alacağı bakımından da uygulanmaktadır. Ayrıca bu zamanaşımı süresi boşanma davasının kesinleşmesinden veya eşlerden birinin ölümü halinde ölüm tarihinden itibaren başlamaktadır.

 

Mehir senedi olmadan dava açılır mı?

İcra takibi veya alacak davası başlatılabilir. Ancak mehir sadece mehir senedi mevcutsa alınabilir, yoksa verilmediğinde hiçbir şey yapılamaz.

 

Mehir senedi geçerli mi?

Dolayısıyla mehir kavramının tartışmalı yönlerinin bulunması bir yana, hukuken geçerli ve korunan bir alacak hakkı olduğu söylenebilir. Yargıtay da, eşlerin aralarında hazırladığı mehir senedini bağışlama vaadi sözleşmesi olarak görür ve geçerli kabul eder.

 

Mehir alacağı nasıl ispat edilir?

Mehir senedi varsa ve erkeğin bunu imzalamış olması halinde, kadının mahkemeye giderek alacağını ispat edebilmesi mümkündür. Aksi halde imzasız ya da sözlü olarak verilen mal ya da para taahhütleri geçersizdir. Bunların ispatı da mümkün olmamaktadır. Tanık delili ise mehirin varlığını destekleyici bir delildir.

 

Mehir ne zaman geçersiz olur?

Mehir kaç çeşittir? Mehir nikâh anında belirlenip belirlenmemesine göre ikiye ayrılır. Mehrin miktarı nikâh anında belirlenmişse buna mehr-i müsemmâ denir. Nikâh esnasında mehrin miktarının belirlenmemesi veya belirlenen mehrin bir sebeple geçersiz sayılması hâlinde, evlenen kadın mehr-i misil hak eder.

 

Kadın ne zaman mehir alamaz?

Evlenme akdi sahih olur, fakat ilişki veya sahih halvetten önce kadının sebep olmasıyla ayrılık vâki olur veya kadın mehri karşılığında eşinden ayrılma yoluna giderse (muhâlea) mehir hakkı düşer (İbn Kudâme, el-Muğnî, 7/188-189; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 4/388; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, 1/303-304).

 

Mehirden nasıl vazgeçilir?

Mehir, hiçbir ihtiyacı karşılamak için yapılan harcama yerine geçmez. Kocanın bunu karısına doğrudan vermesi gerekir. Ama kadın bu mehirden isterse vazgeçebilir. Mehir, erkeğin evlenirken kıza vermesi gereken altın, mal veya bir menfaattir.

 

 

İstanbul’da deport kaldırma, giriş yasağı iptali ve vatandaşlık başvurularınızda uzman avukat desteğiyle yanınızdayız.